2009 yılının şubat ayında Üniversite Spor’da profesyonel futbol hayatına adım atmamız ile birlikte başlamış olan Artvin maceramız, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun vermiş olduğu karar neticesinde, Üniversite Spor ile olan mukavelemin son bularak bonservis bedeli olmadan transfer olmamı sağladı. Hiçbir surette beni bırakmak istemeyen kulübümün bu karar sonrasında eli kolu bağlandı ve istemeyerek de olsa beni göndermek zorunda kaldı. Eğitim Sporu çok istemem dolayısıyla oraya transferim nihayet gerçekleşti. Artık bende oynamak istediğim tek kulüp olan Eğitim Sporun lisanslı bir oyuncusuyum. Üniversite Spor’da ki günlerim özetle şöyleydi:
Takımda yeniydim ama yetenekli, çok koşan, mücadele eden, hırslı biriydim. Armanın hakkını veriyor, formamı ıslatıyordum. Tek uymadığım şey taktik disiplindi. Tabi buna taktik denirse. Çünkü Teknik Direktör yanlış taktikle oynatıyordu takımı. Ben bu duruma karşıydım. Oyunculara göre bir sistem kurmuyordu. Rakibimizi yenebileceğimiz bir taktikle takımı sahaya sürmüyordu. Sadece kendi kafasında belirlediği şablonla takımın oynamasını istiyordu. Hücum yapması gereken yerde savunma, savunma yapması gereken yerde hücum oynatıyordu. Oyunu kanatlara yaymayıp, beklerin ileri çıkmasına izin vermiyordu. Presi ileriden başlatmaz, kontra atağa takımı çıkartmazdı. Pas oyununu bilmezdi. Sistemsizlik üzerine kurulu bir oyun anlayışı vardı. Burak YILMAZ’ın yerine Servet ÇETİN’i, Gökhan GÖNÜL’ün yerine Hakan BALTA’yı oynatırsanız sonuç hep hüsran olur. O hep böyle yapardı. Oyuncuları asıl mevkilerinde oynatmazdı. Oyuncu tercihleri hep yanlıştı. Yedek beklemesi gereken oyuncuları sahaya süren, oynaması gerekenleri yedek kulübesinde oturtan bir teknik direktörle karşı karşıyaydık. Hatta hatta basketbolcu transfer edip onu forvet, voleybolcuyu transfer edip onu da defans oynatırdı. Bu da takımın hep kaybetmesine, mağlup olmasına, puan tablosunda geriye düşmesine neden oluyordu. Büyük takımlar farklı zamanlarda 6 oyuncunuzu istediğinde 5 oyuncunuzu gönderip 1 oyuncunuza sen gidemezsin dediğiniz de doğal olarak haksızlık yapmış olursunuz. Bırakın o oyuncu da diğerleri gibi kariyerini ilerletsin, büyük takımda oynasın. Ama nerde. Takımın bu şekilde kötü yönetilmesi ile birlikte bir de büyük takıma gitmemiz engellenince bende bu duruma karşı geldim. Hem takımı iyi yönetemiyorsun hem de adaletsizsin demem teknik direktörün zoruna gitti. Bunu yaptığım günden sonra ya yedek bekledim ya da kadro dışı bırakıldım. Yıldızım bir türlü teknik heyetle barışmadı. Huzurum kalmamıştı artık üniversite sporda. Bir an önce ayrılmak istiyordum takımdan. Ama bana mukaveleli oyuncumuzsun gidemezsin diyorlardı. Bu takıma göre transfer etmek isteyen takım daha büyük takım, stadı iyi, tesisleri güzel, taraftarı fazla, daha iyi bir kulüp dedim, olmaz dediler. Paf takımla idmana çık dediler. İdmanda 5 tur fazla koş dediler. Takım arkadaşlarım yanımda durmaktan korktular çünkü onların sonu da benim gibi olabilirdi. Hem kulüp başkanı da teknik direktörün sonuna kadar arkasındaydı. Bu durumda sıkıntı çeken hep ben oldum. Bunun üzerine Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na başvurdum ve Kurul beni haklı buldu. Bu kararla serbest kaldım ve ara transfer döneminde Eğitim Spor’a transferim gerçekleşti.
Üniversite Spor’da 90 dakika boyunca koştum ve hep takımım için mücadele ettim. Goller attım, maçlar kazandırdım. Formam için savaştım hep. Bundan sonra yeni takımım için mücadele edeceğim. Üniversite Spor’un malum teknik heyeti dışındaki herkese hakkımı helal ediyorum. Takım arkadaşlarıma, kulüp çalışanlarına, destek olan ve her zaman yanımızda yer alan taraftarlara çok teşekkür ediyorum. Takımımızın süper ligde top koşturması gerekirken alt liglerde mücadele etmesine neden olanların da bir an önce takımla yollarının ayrılmasını temenni ediyorum. Her şey gönlünüzce olsun…
Mehmet Ali GÜNAYDIN
Üniversite Temsilcisi