2013 Ağustos’unda imzalanan toplu sözleşme, memurlar ve emekliler adına adeta bir Sevr Anlaşması olmuştur.
Memurlarımızın hakları masa başlarında gasp edilmiş, sorunları yok sayılmış; 2 milyon 600 bin memur, 1 milyon 900 bin emekli adeta pazarlanmıştır.
Toplu sözleşme masası, memurlar adına pazarlık yapılan yerdir. Kapalı kapılar ardında, herkesten saklanarak neyin pazarlığının yapıldığı ise hâlâ muammadır.
Sonuç itibarı ile basiretsiz, hesap bilmez, hak gözetmez, mücadele etmekten aciz, memurun yerine sahibinin sesi olanların imzaladığı toplu sözleşme, memur ve emeklilerinin tam 730 gününü çalmıştır.
2014 yılında maaşlara yapılan 123 liralık zam; ortalama memur maaşında %5,2; en düşük memur maaşında %7,2; mühendis maaşında %3,7; avukat maaşında %4; doktor maaşında %3 artış demekti.
Ama yıllık enflasyon %8,17 oldu.
Buna göre en 2014 yılında aylık olmak üzere, bir doktor 182 lira, mühendis 175 lira, avukat 156 lira, imam 69 lira, hemşire 56, düz memur 42; şoför 36; 15inci derecenin 1inci kademesindeki hizmetli ise, 24 lira enflasyon nedeniyle zarara uğradı.
Geçtiğimiz yıl, ailenin temel ihtiyaç kalemlerinden;
Haberleşme giderleri %39,6;
Ulaşım harcamaları %18;
Giyim harcamaları %11,9;
Çevre ve su giderleri %10,9 ve
Gıda harcamaları ise ortalama %10,7 arttı.
Yine geçen yıl,
Çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı %9,4;
Dört kişilik ailenin insanca yaşayabileceği en düşük harcama tutarı olan asgari geçim sınırı %10,9;
Açlık sınırı ise %9,8 yükseldi.
Mercimek %42; pirinç %31; dana eti %19; peynir %16; yoğurt %11zamlandı. Ekmeğe bile %15 zam geldi.
Yani istatistiklere yansıyan enflasyon %8, cebimize yansıyan enflasyon en az %10 oldu.
Geçen yıl dört kişilik bir aile için yapmak zorunda olduğumuz temel harcamalar tam 403 lira arttı.
Kamu çalışanlarına 2014 yılı için verilen 123 TL dikkate alındığında, bir memur ailesi, geçtiğimiz yılı 280 lira zararla kapattı.
Yaşanan bu erime ortalama olarak maaşlarda %12,56’ya denk geliyor.
İşte biz, bu yüzden %12 ek zam istiyoruz.
Gerçekler ortadayken hem Memnun-Sen, hem de iktidarın pişkin açıklamaları akıllara zarar veriyor.
Bu durumda dahi, “Memurlarımızı enflasyona ezdirmedik” diyebiliyorlar.
Başbakan, “Memurlara %17 zam verdik” diyor; Maliye Bakanı, “%8,5 zam verdik” diyor.
Ortalama memur maaşını Maliye Bakanlığı yaklaşık 2 bin 700 lira olarak hesaplıyor. Biz diyelim ki, 2 bin 500 lira.
Başbakan’ın dediği gibi memura %17 zam yapılması için, 425 lira zam almamız gerekir.
Soruyorum, 2014’de 425 lira zam alan var mı? Yok
Maliye Bakanı’nın dediği gibi %8,5 zam yapılması için, 213 lira zam almamız gerekir.
Soruyorum, bu kadar zam alan var mı? Yok
Yahu ne menem bir 123 liraymış ki, tam 1,5 yıldır Devletin bütün resmi kurumları teyakkuza geçti ama şu 123 liranın memur maaşına ne oranda yansıdığını hesaplayamadı.
Maliye Bakanı, “Memur maaş zammını abarttık” diye de bir ekleme yapmış.
Gerçekten 2 yıldır, memura verdikleri 123 lirayı abarta abarta bitiremediler.
Kim ne derse desin; güneş balçıkla sıvanamaz. Memurların ve emeklilerin koskoca iki yılı resmen çalınmıştır.
Kelime oyunları yaparak kamu çalışanlarını kimse kandırmaya ve aldatmaya kalkmamalıdır.
2014 yılı borç yükü ve geçim sıkıntısıyla geçiren memurlar tüm gerçeklerin farkındadır.
Kamu çalışanları, çalınan 730 günün 365’ini, bin bir güçlük içinde, biraz daha borç batağına saplanarak, kredi kartına yüklenerek, yediğinden, içtiğinden keserek, çocuğunun harçlığından kısarak, soğukta üşüyerek geçirdiler.
Şimdi önümüzde çok daha zor geçecek bir 365 gün daha var.
Geçtiğimiz yıl, bizleri 123 liraya mahkûm edenler, bu yıl da %3+3’e mahkûm ediyorlar.
Memurları enflasyonun altında ezdiniz; biliniz ki, memurlar bir darbeyi daha kaldıramaz.
Ekonomi iyi yolda, istikrar sürüyor, enflasyon düşüyor masalı, çarşı pazardaki gerçek fiyatlarla kâbusa döndü.
Hükümet, her yıl hedef enflasyonu bilinçli olarak düşük göstererek memurlarımızı düşük ücret artışına mahkûm ederken, milletimizi zorunlu harcamalarında dahi enflasyon canavarına teslim ediyor.
İktidar, 10 yıldır hiçbir enflasyon hedefine ulaşamadı. Bütün hesaplarında yanıldı.
Bu yıl da enflasyon hedefi tutmayacak.
Geride kalan sürede, bir zamanlar fakirin yemeği olan kuru fasulye, pilav lüks gıda maddesi haline geldi.
Kırmızı etin yalnızca adı kaldı.
Sebze, meyve el yakıyor.
Kıymetli arkadaşlarım,
Bugün memurlarımız sözde zamlı maaşlarını aldılar ve acı gerçekle bir kez daha yüzleştiler.
Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak 2013 Ağustos’undan beri, gerçekleri dile getiriyoruz.
İmzalanan toplu sözleşmenin defolu olduğunu, memurların haklarının gasp edildiğini ifade ediyoruz.
Malum konfederasyon ise 123 lirayı, %3+3 zammı anlata anlata bitiremiyor.
Gerçekler ortada; 2014 memurlarımız ve emeklilerimiz için kara bir yıl odu.
2015 daha da zor olacak.
Şimdi malum konfederasyon, iktidarın arkasına saklanmış, Başbakan’a perde arkasından sufle yapıyorlar, Başbakan da “Memurlara %17 zam yaptık” diyor.
Maliye Bakanı’na sufle yapıyorlar, Maliye Bakanı, “Memura 8,5 zam yaptık; zam işini abarttık” diyor.
Sözde yetkili konfederasyonun 1,5 yıldır, memur maaşları ile ilgili bir tek açıklama yaptığını görmedik.
Allah için çıkıp da Başbakan’ı; Maliye Bakanı’nı dahi düzeltmediler.
“Hayır, bizim imza attığımız maaş artışı, ortalama memur maaşına %5,2 zam demek.” diyemediler.
Bunlar, %12 ek zam talebimize de karşı çıktılar.
Sanırsınız, bunlar memur sendikası değil de Maliye Bakanlığı yetkilisi.
Biz istiyoruz, herkesten önce onlar karşı çıkıyor.
Ama iş konuşmaya geldiğinde, sendikacıyız diye ortalıkta dolaşıyorlar.
Lafla peynir gemisi yürümez.
Yalanla hiç yürümez.
Artık memurlar da gerçeği görmelidir: Bunların sendikacılık gemisi yalanla, lafla yürümüyor.
Gemi su alıyor; 2015 yılında batacak ama kendileriyle birlikte memurları da batıracaklar.
Memurlar adına bir tek açıklamaya imza atmayanlar,
Memuru unutup, yolsuzluğa, hırsızlığa destek verenler,
Bir yılda ailenin zorunlu harcamaları 403 lira artmışken, 123 lira zamma “Evet” diyenler,
Hizmetlileri yok sayanlar, 4/C’lilere; vekil ebe, hemşire, imam ve aile sağlığı elemanlarına üvey evlat muamelesi yapıp kadroya geçirmeyenler, öğretmeni, akademisyeni, sağlık çalışanını, maliyeciyi, adliye çalışanını unutanlar,
Postacıya, ormancıya, belediye çalışanına, diyanet çalışanına kör bakanlar,
Emeklileri, ek gösterge sorunlarını, ek ödeme sorunlarını, fazla mesaileri, döner sermayeleri bir kenara bırakıp, 2 gün içinde memuru masada satıp kaçanlar,
“Ben sendikacıyım” diyemezler.
“Milli iradeye saygı” kisvesi altında, milletin kaynaklarını sömürenlere yardım ve yataklık eden ama memurun iradesini yerle bir edenler, “Sendikacıyım” diyemezler.
Bunlar olsa olsa, yancı, yalancı olurlar.
Millete ait değerleri atıp, satıp peşkeş çekenler,
Arazileri, ormanları, madenleri yakıp, yıkıp yok edenler,
Milyonlarca vatandaşın hakkını çalıp, çırpıp iç edenler,
Çalışmadan zengin olma hevesiyle, memurların alın terini gasp edenler,
Mevki, makam ve siyasi çıkarları uğruna kamu görevlilerini masada satanlar,
Şu soğuk günlerde evinde battaniyeyle ısınmaya çalışanların, ellerini otomobil egzozlarında ısıtanların, soğuktan donan bebeklerin ahını aldılar.
Bunlar elbette yalan söyleyecekler, suçlarını, hesap bilmezliklerini kapatmaya çalışacaklar.
İş bilmeyen, sözde sendikaların, iktidarla el birliği yapıp, memurlara verdiği zararı, bizzat yaşayarak görüyoruz.
Bir yıl sonrasını dahi göremeyen ve memurların kazanılmış haklarını bile savunmaktan aciz bir konfederasyonun, 2 milyon 600 bin kamu görevlisi ile 1 milyon 900 bin dolayındaki emekliyi temsil edemediği açıktır.
Bizim, memurların zarara uğramaması hassasiyetiyle yaptığımız haberlerden dahi kendilerine paye çıkararak Türkiye Kamu-Sen’i suçlamaya çalışanlar, memurları uğrattıkları zararın hesabını vermek, pişkinliklerinin bedelini ödemek zorundadırlar.
Artık memurlarımızın, gözlerini bile kırpmadan haklarını gasp eden bu zevatı, silkinip, sırtından atma vakti çoktan gelmiştir.
2015 yılının yeni bir toplu sözleşme sürecine sahne olacağı düşünüldüğünde, memurlarımızın bugünkü kayıplarının ve ellerinden uçup giden 730 günün hesabını yaparak sendikal taraflarını belirlemeleri, hayati derecede önem kazanmıştır.
İktidar, sarı sendika işbirliği, 730 günümüzü cehenneme çevirmiştir.
Memurlarımızın artık kaybedecek, feda edecek, heba edecek bir tek günü dahi kalmamıştır.
Bu bakımdan, memur ve emeklilerin kayıplarının telafisi hayati derecede önemlidir.
Biz, %12 ek zam talebimizi sonuna kadar dile getireceğiz.
Biz, memurlarımızın haklarını sonuna kadar müdafaa edeceğiz.
Biz, gerçekleri, her şeye rağmen, her platformda, her ortamda söyleyeceğiz.
Milyonlarca memurun, emeklinin, masumun hakkını yiyenler, ek zam talebimize herkesten önce itiraz eden, hesap bilmez sözde sendikalar, yüzleri kızarmadan, “Memura %17 zam yaptık” yalanını söyleyenler ise, yarattıkları ekonomik yangının ateşini, milyonlarca memurun bordrolarında görecekler.
Ay sonunu getiremeyen, borç batağında çırpınan, masada pazarlanan milyonlarca memurun, bordrosundan yükselen bu ateş, hem bu dünyada, hem öteki dünyada yalancıları, arsızları ve memur pazarlamacılarını saracaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
|