9-10-11-12-13 Şubat 2015, 2-3-4-5-6 Mart 2015, 6-7-8-9-10 Nisan 2015, 4-5-6-7-8 Mayıs 2015 ve 1-2-3-4-5 Haziran 2015
ARTVİN VALİLİĞİNE
İlgi: Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi'nin 21.01.2015 tarih ve 07 nolu Yönetim Kurulu
Kararı
Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri kolunda faaliyet gösteren sendikamızın Genel Merkez Yönetim Kurulu'nun İlgi Kararıyla ülke genelinde 2014-2015 öğretim yılı ikinci döneminde her ayın belli günlerinde okul ve kurumlarda nöbet tutmama eylemi yapılacaktır.
Türk Eğitim-Sen Genel Merkezimizin İlgi Yönetim Kurulu Kararı'na göre 2014-2015 öğretim yılı ikinci döneminin; 9-10-11-12-13 Şubat 2015, 2-3-4-5-6 Mart 2015, 6-7-8-9-10 Nisan 2015, 4-5-6-7-8 Mayıs 2015 ve 1-2-3-4-5 Haziran 2015 tarihlerinde okul ve urumlar bünyesinde nöbet tutmama eylemi gerçekleştirilecektir.
Mezkur kararda eylemin gerekçesi ise "Öğretmenlerimize okullarda tuttukları nöbet görevi karşılığında Milli Eğitim Bakanlığınca hiçbir ödeme yapılmamaktadır. Bu durum öğretmenler açısından infiale sebebiyet vermektedir.
Söz konusu problemin çözümü için konuyu her türlü platforma taşımış ve ülke genelinde nöbet görevinin ücretli hale gelerek angaryanın önlenmesi hususunda dilekçe kampanyası başlatmıştık. En nihayetinde söz konusu talebi en son yapılan 19. Milli Eğitim Şurası'na taşıyarak; Şurada nöbet görevinin ücretlendirilmesinin kabul edilmesine katkı sağladık.
Ancak bugüne kadar konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığınca bir çalışma başlatılmamıştır." şeklinde açıklanmıştır.
Sendikalar, üyelerinin ekonomik, sosyal, kültürel ve mesleki hak ve menfaatlerini korumanın yanı sıra, demokratik toplumun olmazsa olmaz koşulu olan sivil toplum kuruluşları olmaları nedeniyle toplumsal bir role de sahiptir. Bu nedenle çalışanların haklarını korumak amacıyla eylem yapabilmelerinin önüne geçilemez. Sivil toplum örgütü olarak demokratik sistemin en önemli unsurlarından birisi olan sendikaların, çalışanların haklarını ilgilendiren konularda tepkisini göstermek amacıyla sendikal eylem kararı alması kaçınılmazdır. Sendikalar eylemde bulunma yetkilerini, ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden ve onunla bağlantılı İLO sözleşmelerinden ve Anayasadan almaktadırlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 15/09/2009 tarihli, Kaya ve Seyhan – Türkiye kararında (application no. 30946/04); Eğitim-Sen üyesi öğretmenlere, 11/12/2003 tarihinde KESK'in çağrısına uyarak, parlamentoda tartışılmakta olan kamu yönetimi kanun tasarısını protesto etmek üzere düzenlenen bir günlük ulusal eyleme katılmaları nedeniyle 11/12/2003 tarihinde göreve gelmedikleri ipin uyarma cezası verilmesinin, her ne kadar bu ceza çok küçük olsa da, sendika üyelerinin çıkarlarını korumak için meşru grev ya da eylem günlerine katılmaktan vazgeçirecek bir nitelik taşıdığı, öğretmenlere verilen disiplin cezasının «acil bir sosyal ihtiyaca » tekâbül etmediği ve bu nedenle « demokratik bir toplumda gerekli » olmadığı sonucuna varmış, bunun sonucu olarak, bu davada, başvuranların AİHS'nin 11. maddesi anlamında gösteri yapma özgürlüğünü etkili bir şekilde kullanma haklarının orantısız olarak çiğnendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11.maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin 18.09.2014 tarih ve 2014/8463 başvuru nolu kararında özetlesendikanın aldığı karar doğrultusunda sendikanın çağrısına uyarak göreve gitmeyen öğretmene verilen disiplin cezasıyla, sendika hakkına yapılan müdahale nedeniyle Anayasa'nın 51. maddesinde ihlal edildiğine oy birliğiyle karar vermiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 2013/4031 Esas, 2014/975 Karar nolu kararında, "Bu durumda, davacının, üyesi olduğu sendikanın aldığı bir karar sonucunda gerçekleşen göreve gelmeme eylemine katılması, özürsüz olarak göreve gelmemek fiili kapsamında değerlendirilemeyeceğinden ve sendikal faaliyet kapsamında bir fiil olarak kabulü gerekeceğinden, disiplin supu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacıya 657 sayılı Kanunun 125. maddesi uyarınca disiplin cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir." diyerek idare mahkemesi kararını bozmuştur.
Danıştay 12. Dairesinin 2004/4148 Esas, 2004/4209 Karar sayılı kararında "….davacının, üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak …….. tarihinde 1 gün göreve gelmemek eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmıştır. Bu durumda, sendikal faaliyet kapsamında bir gün göreve gelmemek fiilinin mazeret olarak kabulü gerektiğinden, 657 sayılı kanunun 125/C-b maddesinde öngörülen "özürsüz olarak bir gün göreve gelmemek" fiilinin sübuta ermediği sonuç ve kanaatine varıldığından, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır." denilmektedir.
Danıştay 12. Dairesinin 2005/5767E ve 2008/225K. 2004/4643E ve 2005/313K sayılı kararlan ile Danıştay 8. Dairesinin 1997/4334E ve 1998/4242K, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2000/12071E ve 2001/3157K ve AİHM'nin 21.04.2009 tarih ve 68959 başvuru sayılı kararları da sendikal faaliyetlere soruşturma açılamayacağı ve ceza verilemeyeceği yönündedir.
Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği'nin 27.02.2012 tarih ve 17848 sayılı yazısında"Görüşe konu yapılan hususun, Anayasanın 90 ıncı maddesi gereği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararların bağlayıcılığı karşısında yasal olarak gerçekleştirilen sendikal faaliyetlere katılımın özür olarak kabul edilmesi gerektiği?" denilerek sendikal faaliyetler kapsamında yapılan eylemlerin özür kabul edilerek disiplin cezası verilmemesi gerektiği ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, Anayasa tarafından güvence altına alınan sendikal faaliyetlerinin engellenmesi, suç unsurunu oluşturur. Türk Ceza Kanunu'nun "Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi" başlıklı 118. maddesinde "(1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."hükümleri ile tesis ettikleri iş ve işlemlere sendikaların faaliyetlerine engel teşkil edenler hakkında hapis cezalarına hükmedileceği açıkça ifade edilmiştir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Görevi Kötüye Kullanma" başlıklı 257. maddesinde "(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükümleriyle görevlerini kötüye kullanan kamu görevlilerinin karşılaşacakları cezalar ifade edilmiştir.
Sendikal faaliyet kapsamında gerçekleştireceğimiz nöbet eylemine katılacak olan üyelerimiz Genel Merkez Yönetim Kurulumuzun kararı uyarınca sendikal faaliyetlere katılacaklarına dair görev yaptıkları okul ve kurum müdürlüklerine dilekçe vererek kurumunu bilgilendirecektir. Üyelerimiz kuruma verecekleri dilekçe ile sendikal eyleme katılarak nöbet tutmayacağı tarihlerde okul ve kurum müdürlüklerinin gerekli idari tedbirleri almalarınıisteyecektir. Bu nedenle de üyelerimizin görev yaptıkları okul ve kurum müdürlüklerine verecekleri dilekçelerin, 3071 Sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ve 2004/12 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin ilgili maddeleri uyarınca işleme alınarak, işleme alındığına dairdilekçelerin alındığı tarih, kayıt numarası ve konusunu gösteren alındı belgesini düzenleyipilgili kişilere vermeleri gerekmektedir.
Üyelerimizin verdiği dilekçeleri işleme koymayarak mevzuata aykırı hüküm tesis eden okul/kurum yöneticilerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi" başlıklı 121. maddesinde "Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur." hükmü ile cezalandırılacağı ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, okul/kurum yöneticilerinin görevlerini yerine getirirken yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine uymaları gerekmekte olup mevzuat hükümlerine aykırı düşecek şekilde idari işlem tesis eden kamu görevlilerinin 657 sayılı DMK'nın 125. maddesinde ifade edilen disiplin cezaları ile cezalandırılabileceği de unutulmamalıdır.
Yukarıda izah ettiğimiz üzere sendikal eylem kapsamında gerçekleştireceğimiz nöbet tutmama eylemi yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri ve yargı kararları uyarınca sendikal eylem olarak değerlendirilerek eyleme katılan üyelerimiz hakkında soruşturma açılmaması ve ceza verilmemesi gerekmektedir. Yine yukarıda izah edildiği üzere sendikal eylememizin engellenmesine yönelik işlem tesis eden kamu görevlilerinin de çeşitli yaptırımlarla karşılaşacağı da unutulmamalıdır.
Bu nedenle de, Genel Merkezimizin aldığı karar uyarınca yukarıda belirttiğimiz tarihlerde yapacağımız nöbet tutmama eylemi ile ilgili olarak İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ile illimize bağlı okul/kurum müdürlüklerinin uyarılması, sendikal faaliyetlere engel teşkil edecek şekilde sözlü veya yazılı idari iş ve işlem gerçekleştirecek kamu görevlilerinin yukarıda izah edilen yaptırımlarla karşılaşacağının hatırlatılması, üyelerimizin nöbet tutacağı tarihlerde herhangi bir olumsuzluğun yaşanmaması için okul/kurum müdürlüklerince gerekli idari tedbirlerin alınması, okul/kurum müdürlüklerince nöbet eylemine katılacak üyelerimize yasalar çerçevesinde gereken kolaylığın gösterilmesi, yazımızın okul/kurum müdürlüklerine ve ilimizdegörev yapan öğretmenlere duyurulması ve yazımız üzerine Valiliğinizce yapılan çalışmalar hakkında tarafımıza bilgi verilmesi hususunda;
Gereğini talep ederiz.
Hüseyin ÖZER İsrafil BAYRAK
Şube Sekreteri Şube Başkanı