Basına yansıyan haberlere göre; MEB’de 1.Hukuk Müşaviri, Danıştay 12. Dairenin başörtülü öğretmenin meslekten atılmasıyla ilgili 11 yıl sonra verdiği karara itiraz ederek meslekten atılmasının doğru olduğunu savunarak temyize gitmiş.
Bunun üzerine Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Yardımcılarından Ali YALÇIN, sorumlulara dönük çok sert tepki göstererek:” “Yazıklar Olsun”, “28 Şubatçılara rahmet okuttunuz” deyip sorumluları istifaya davet etmiş. Ve ardından yapılan baskılara dayanamadığı anlaşılan MEB 1. Hukuk Müşaviri Osman Çelik istifayı erdem sayarak gereğini yapıp emekliliğini istemiştir.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar görüyorum: istifa eden Hukuk Müşaviri Osman ÇELİK’i ne tanırım, ne hakkında tek bir bilgiye sahibim. Bu olayda beni ilgilendiren durum şudur:
1. Emekliliğini istemesinden anlaşıldığına göre Hukuk Müşavirinin yaşının kemale erdiği ve bu yaştan sonra bu tür işlerle uğraşıp zaman öldürmek yerine emekliliğini isteyip hayatının geri kalan kısmını varsa torunlarıyla mutlu huzurlu bir şekilde geçirmek istemesi ihtimali,
2. Devlet yönetimine hükümet eden erk sahiplerinin gücünü ardına alıp efelenen sendika yöneticileriyle yüz-göz olmak istemeyişi ihtimali,
3. Bizde sivil tepki gösteriyoruz kabilinden birilerine şirin görünmek için Mısır’da yaşanan darbeye tepkisiz kalmama adına meydanlara inerek darbecilere lanet okumayı, sendikasına mensup üyelerinin özlük, sosyal ve ekonomik haklarını savunmadan öncül sayan bir anlayışla mücadele etmenin deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğunu düşünmesi ihtimali,
4. Ya da, civan mert tavırlı (!) sendika genel başkan yardımcısının aidiyet içinde olduğu görüşün yıllardır süregelen siyasal anlayışına meze olmama isteği ihtimalidir.
Bir başka hususu da belirmek isterim ki, bu satırların yazarı başörtüsü zulmünü üniversite yıllarından beri taa iliklerine kadar yaşamış bir öğretmendir. Başörtüsü zulmüne karşı defalarca alanlarda olmuş, eylemlere katılmış, zulmün son bulması için onlarca hak arama mücadelesine girmiş ve hatta 28 Şubatçıların zulmüne karşı kavgayı bile çözüm yolu arasında saymıştır.
Şimdi, bu başörtüsü sorunu diye adlandırılan zulmün çözüm yeri ve çözüm yolu bellidir. Bunu da sayın genel başkan yardımcısı çok iyi bilmektedir.
Bu sorun:
İmza toplayarak çözülebiliyor idiyse, 12 milyon imza topladınız, çözdüler mi?
Mecliste kanun çıkartılarak çözülebiliyor idiyse, 327+52=379 gönüllü vekil var, çözdüler mi?
KHK hazırlanarak çözülüyor idiyse, KHK hazırlama yetkisi olanlar çözdüler mi?
Ama kazın ayağı hiçte öyle değil. Sayın genel başkan yardımcısı konuyu saptırıyor. Meseleyi çarpıtıp yeni nema alanı oluşturmaya çalışıyor. Biz çözmek için çok uğraştık, hala uğraşıyoruz, ama bakın milli eğitim bakanlığının içinde bile bu işin çözülmemesi için uğraşanlar var demeye getiriyor. Ve müşavire bol keseden esiyor, kükrüyor. Sayın genel başkan yardımcısı iyi hatırlar, kendilerini (sendika genel merkezini) ziyaret eden ataması yapılmayan öğretmenlere, “Biz istediğimiz zaman Başbakanla görüşürüz, Başbakana ulaşmak gibi bir problemimiz yok.” Demişlerdi. Bu ülkede her şeyin Başbakandan geçtiğini sağır sultan bile biliyor.
Peki, o halde,
Neden, görüşme probleminiz olmayan, Sayın Başbakanla görüşerek başörtüsü yasağının kaldırılmasını kendisine iletmiyor, Sayın Başbakandan acil, hemen şimdi başörtüsü zulmünü kaldırtmasını istemiyorsun?
Sendikal başarısızlığınızı, memurlar için tek bir hak eylemi yapmadığınızı, teslim olmuşluğunuzu, söz de bir sendika olduğunuzu başörtüsü arkasına saklamaya çalışmanızı, bir şey yapıyor görüntüsü vermeyi niye başkalarının ekmeğinden üstün tutuyorsun?
Çözüm yeri ve çözücüler belliyken, niçin emeğiyle ekmeğinin peşinde olanlara ERKEKLİK yapıp İSTİFAYA çağırıyorsun?
Muhatabın belli Sayın Ali YALÇIN, sorunu siyaset çözer, siyasiler çözer. Türkiye’de ise siyaseti hükümet, iktidar yönetiyor. Haydi, o zaman!
Muhatabını istifaya çağır da görelim ERKEKLİĞİNİ…
Ayrıca, yalnız kendi adıma değil, yöneticisi olduğum sendika şubem adına da söz veriyorum. İstifaya davet edeceğin zamanı haber ver, biz de sonuna kadar yanında olacağız.
İsrafil BAYRAK
TES Artvin Şube Sekreteri