Hükümetin altı aylık enflasyon hedefi yine tutmadı ve memur maaşları bir kez daha enflasyona yenik düştü. Hükümetin maaşlara yüzde bir enflasyon farkı ödeyecek olması memura müjde olarak yansıtıldı.
Hatırlanacağı üzere 2012’de ilk kez gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde Türkiye Kamu-Sen’in bütün itirazlarına rağmen bir sendikanın Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’ndaki akademisyen temsilcisinin oluruyla 2013 yılının ilk yarısı için memur maaşlarına %3 oranında zam yapılmasına karar verilmişti. Ancak enflasyon rakamları daha Mart ayında memur maaşlarına yapılan zammı geçince, maaşlar erimeye başlamış, memurların alım gücü düşmüştü.
Yasal mevzuata göre memur maaşlarına Temmuz zammı ile birlikte %1’lik enflasyon farkı da yansıtılmak zorunda. Basın yayın organları bu artışı “memura müjde” başlıkları altında vermekte, siyasi iktidar da aslında memurları mağdur ettiği bir uygulama sonrasında memura lütuf yapmış gibi gösterilmektedir.
Memurların yalnızca küçük bir bölümüne ödenen aile ve çocuk parası hariç olmak üzere en düşük memur maaşına 15 TL’si enflasyon farkı olacak şekilde toplamda yalnızca 59,66 TL zam gelecek ve 1491,44 TL’den 1551,1 TL’ye yükselecek.
Aynı şekilde Temmuz ayında %3 maaş zammı ve %1 de enflasyon farkı alacak olan bir Lise mezunu memurun maaşı 68 TL artışla, 1690 TL’den 1758 TL’ye,
16 yıllık bir öğretmenin maaşı 79 TL artışla, 1943 TL’den 2021 TL’ye,
Yüksekokul mezunu memurun maaşı 73 TL artışa, 1831 TL’den 1904 TL’ye,
Şoför maaşı 65 TL artışla, 1634 TL’den 1699 TL’ye,
16 yıllık bir hizmetli maaşı ise 60 TL artışla, 1514 TL’den 1574 TL’ye yükselecek.
Avrupa Birliği ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verileri, Türkiye’de mal ve hizmet fiyatlarının Avrupa’yla neredeyse aynı düzeye geldiğini ve Türklerin alım gücünün her geçen yıl daha da azaldığını ortaya koymaktadır.
Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi’nin resmi verilere dayanarak yaptığı “Satın alma Gücü” araştırmasının sonuçlarına göre, 2003 yılından beri Türkiye’de satın alma gücünün Avrupa’ya göre %21 azalmıştır. Resmi veriler Türkiye’nin artık AB’den daha ucuz olmadığını gösteriyor.
AKP, ‘vatandaşın gelirini artıramıyorsan, borcunu artır’ oyununu oynamaktadır. Bu uygulamanın sonucu olarak tüketici kredileri toplam 217.5 milyar TL’ye, ulaşmıştır. Düzenli ödenemediği için takibe düşen tüketici kredisi ise 9 milyar 54 milyon TL’dir.
KAMU ÇALIŞANLARIYLA DALGA GEÇİLMEKTEDİR
Kamu çalışanlarına verilen bu enflasyon farkı tartışmalıdır. T. Kamu-Sen’in yaptığı araştırma göstermektedir ki, Türk milleti yıllardır bir enflasyon aldatmacasıyla oyalanmakta, satın alma gücü her geçen gün tükenmektedir. Her ay açıklanan enflasyon rakamlarından gerçek enflasyonun daha yüksek olduğu aşikardır.
Toplu sözleşme masasında 3+3’lük zamma imza atan yandaş sendika temsilcisi mazur görülebilir, çünkü yandaşlığın da bir bedeli vardır. Fakat buna alet olan kamu çalışanlarının ortaya çıkan sonucu içlerine nasıl sindirebildiklerini doğrusu merak ediyoruz.
Kamu çalışanları siyasi iktidarların bu duyarsızlığı karşısında rahat bir nefes bile alamadan nefeslerini tüketmektedir. Asgari ücretle geçinilebilir diyen bir siyasi iktidarın kamu çalışanlarına verdiği bu enflasyon zammı “harca harca bitmez” ya da “bozdur bozdur harca” deyimi gibi kamu çalışanlarıyla dalga geçmenin ta kendisidir.
LYS SONUÇLARI GİZLENEREK BAŞARISIZLIKLARIN ÜSTÜ ÖRTÜLDÜ!
2013 LYS sonuçlarına göre illerin başarı sıralaması gizlenerek başarısızlıkların üstü örtüldü. Böylece birçok ilin milli eğitim müdürü rahat bir nefes aldı.
2013 YGS il başarı sıralamasında Artvin’in 61. sırada yer alması, YGS ile LYS karıştırılarak Artvin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün olağanüstü bir başarısı olarak takdim edildi. Türk Eğitim-Sen Artvin Şubesi olarak, önceki yılara ait YGS sonuçlarını MEB’den alarak LYS sonuçlarıyla beraber değerlendirmeyi düşündük. Ancak son LYS il başarı sıralamalarının açıklanmamsı konu hakkındaki düşüncelerimizi ileri bir tarihe ertelememize yol açtı.
Eğitimde başarıyı yükseltmek için, eğitim çalışanlarının (dolayısıyla sendikaların) İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü kendilerine eşit mesafede görmesinin de önemli olduğunu söylemek yanlış olmaz. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün eğitimdeki başarı hedefini bütün eğitim çalışanlarıyla (sendikalarıyla) paylaşması ve birlikte çalışmasının önemli olduğunu her zaman dile getiriyoruz. Oysa milli eğitim müdürleri bütün eğitim çalışanlarına (sendikalarına) değil, yandaş sendikaya dayanmayı tercih ediyor.
NOT: Allah’ım ülkemi, devletimi ve milletimi koru. Bizleri yoksullukla, yolsuzlukla, adaletsizlikle, ihanetle imtihan etme. Haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan Sana sığınıyoruz.
Ramazan ayınız mübarek olsun.
Nizamettin TORUN