Milli Eğitim Bakanlığı şube müdürlükleri için Danıştay kararına rağmen 2000 yılından beri Şube Müdürlüğü sınavı yapmamaktadır. MEB bu konuda ne yargı kararına, ne başbakanlık genelgesine, ne de kendi çıkardığı yönetmeliğe uymamaktadır.
MEB’in 4.3.2006 tarihli “MEB Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği” hükümlerine göre “ şube müdürlüğü” kadrolarına atanabilmek için sınav şartı getirilmiştir. MEB bu yönetmelikle sınavla atama yapılacak bir kadro olarak düzenlenen şube müdürlüğünü sınavsız atama yapılacak şekilde değiştirmek istemiş ancak yargı duvarına çarpmıştır. Danıştay, 12.12.2008 tarihinden bugüne kadar olan tüm şube müdürlüğü atamalarının iptaline karar vermiştir. Türk Eğitim-Sen olarak sınavsız atama ve yandaşı kollama anlamındaki görevlendirmeleri kabul etmemiz mümkün değildir.
MEB tarafından asaleten şube müdürlüğüne atanma şartlarını taşıyanların atama tekliflerinin değerlendirileceğinden söz edilmektedir. Ancak; asaleten atama şartları arasında sınav kazanmış olma şartı da bulunmaktadır. MEB tarafından yargı kararlarına rağmen sınav şartının ciddiye alınmadığı uygulamaya koyduğu düzenlemeler ile açıkça ortadadır. MEB, yıllardır usulsüz atama ya da görevlendirmeler ile boş bulunan kadroları doldurmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı usulsüzlükte tam gaz devam ederken, Artvin MEM’ deki uygulamalar ise bakanlık uygulamalarını aratmayacak niteliktedir.
İlimizde yapılan en son şube müdürlüğü görevlendirmelerinde de kapalı kapılar ardında yapılan değişik pazarlıkların olduğu eğitim çalışanları arasında yüksek sesle konuşulmaktadır. Bu usulsüz uygulamadan kaynaklı rahatsızlıklar eğitim çalışanları tarafından birçok ortamda dillendirilmektedir. Sanılmasın ki kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar sadece oralarda kalmıştır.
Artvin İl Milli Eğitim Müdürlüğü sözde adil ve eşitlikçi tutumunu göstermiş ve tarafını belli etmede pek de geç kalmamıştır. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bu mestur tavrı aklıselim hiçbir eğitimci tarafından kabul edilemez. Kamuoyunda oluşan kanaate göre adalet ve dürüstlük, bu kez milli eğitim yetkilileri tarafından mağlup edilmiştir.
Oysa yetkililerden beklenen tavır; eğimi ve eğitimciyi ilgilendiren konu ve uygulamalarında sendikaların da görüşlerinin alınıp değerlendirilmesidir.
Bilinmelidir ki Türk Eğitim-Sen olarak bu tür hukuksuzluğa geçit vermeyeceğiz. Hukuksuz ve mevzuata aykırı yapılan şube müdürlüğü görevlendirmeleri içinde kimler bulunursa bulunsun, üyemiz dahi olsa bu tür ayak oyunlarına tevessül eden; dün olduğu gibi bugünde doğruları söylemekten asla geri kalmayacağız.
Eğer ki adaletin tesisi uğruna bizim parmağımız da kesilecekse kesilmelidir.
Türk Eğitim-Sen olarak biz,
“Zahidin bir parmağın kessen dönüp haktan kaçar, Gör bu gerçek aşığı serpa soyarlar ağrımaz” diyebilen Nesimi edasıyla;
“Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına…
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem.”Sedasını içselleştirmiş adam gibi bir sendikacılık anlayışına sahibiz.
Bizler Ömer Adaletini sözde değil özde makbul gören, yufka yüreklilerle çetin yolların aşılamayacağına inanan bir sendikal yapının temsilcileriyiz.
Artvin, çapraz görevlendirmeleriyle Türkiye’de marka olmayı başardı. demiştik.
Çapraz görevlendirmelerin yanlış olduğunu, bu görevlendirmelerde kimlerin, nasıl o makamlara getirildiklerini yazdığımızda sanki kıyamet kopmuştu. O zaman, zamanın İl Milli Eğitim Müdürü ve birlikte çalıştığı iki şube müdürü, yandaş sendikanın ileri gelenleriyle durumdan vazife çıkarıp etraflarında bulunan Türk Eğitim-Sen üyelerine adeta savaş açarak; baskı ve tehditle birçok üyemizi istifaya zorlamış ve istifa ettirmişlerdir.
Yapılan bu kabul edilemez davranışlar Anayasa’mızın 51. Maddesine, 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 14, 18/3 Maddelerine, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 118. Maddesi’ne alenen aykırılıktan suç oluştururken, diğer yandan da Türk Medeni Kanunu’nun 24. Maddesi, Anayasanın 17–18. maddeleri, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 22. Maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105. ve 117. Maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. ve 24. Maddeleri ve 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesine göre de MOBBİNG unsurudur.
İlimiz eğitimini yönetenler tarafından bu hükümler hiçe sayılmış, yok kabul edilmiştir. Bütün bunlar görmezden gelinirken söz konusu iki şube müdürü ise taltif edilerek makamları yükseltilmiştir.
Mevzuatımız gereğini mahiyetinde çalışanlarına uygulamakta mahir olanlar, söz konusu kanun ve mevzuat gereği hükümler kendilerini kapsadığında birden kör ve sağır olmaktadır.
Şu gerçek asla göz ardı edilmemelidir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Bağımsız Yargısı ve Bağımsız Yargımızın Yiğit Savcıları hukuk ve adaletin uygulanmasında kör ve sağır olmayacaklardır.
Hiçbir makamın keyfi karar verme yetkisi yoktur.
“Unutulmamalıdır ki “Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.”
İsrafil BAYRAK
TES Artvin Şube Sekreteri