Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, Türk milletinin yol göstericisi büyük Atatürk’ü ebediyete intikal edişinin 78. yılında özlem ve rahmetle anıyoruz. O’nun ilke ve inkılapları bizlere her zaman kılavuz, eşine ender rastlanır liderliği bizlere her zaman gurur kaynağı olmuştur.
Bu toprakların en küçük bir parçasına zarar gelmemesi, Türk milletinin hür ve bağımsız yaşaması, ülkemizin emperyalist güçlerin kuklası olmaması, bayrağımızın inmemesi için verilen kahramanlık mücadelesinin başkomutanı Atatürk, mücadelesi ve başarılarıyla Türk mührünü bir kez daha dünyaya vurmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, milli değerler, milli kültür, milli kimlik ve hürriyet aşkını sonsuza kadar sürdürme azım ve kararlılığı üzerine bina edilmiştir. Ecdadımızın bıraktığı mirasın şuurunda olan bizler, emanetlerine sonsuza kadar sahip çıkacağız.
Bugün hür bir vatanda, şeref ve haysiyetimizle dünya milletler cemiyeti içerisinde muteber şekilde yaşıyorsak; bunu büyük lider Atatürk ve yol arkadaşlarına borçluyız. Ancak ne yazık ki Atatürk düşmanları, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne nefret tohumları ekmiştir. O’nun kişiliğine, liderliğine, ilke ve inkılaplarına saldıran, O’nu yok saymaya, değersizleştirmeye çalışan fitne fücurlar, arsız faaliyetlerini hayasızca sürdürmektedir.
Kimi samimiyetsizlerin 29 Ekim kutlaması yaparken bile Atatürk’ün adını ağzına almaktan imtina ettiklerini, kimilerinin de açık açık Atatürk’e dil uzatmaktan çekinmediklerini görüyoruz. Peki ne yapmıştır Atatürk? Bu toprakları işgalcilerden temizlemek, bağımsızlığımızı kazandırmak, Türk milletine en değerli mirası Cumhuriyeti hediye etmek bu güruhu neden rahatsız etmektedir? Bu çevrelerin, Atatürk’ün hayatı boyunca mücadele ettiği emperyalistlerle irsiyet ve zihniyet ilişkileri mi vardır?
“Demokrasi ilkesi, egemenliği kullanan aracı ne olursa olsun, esas olarak milletin egemenliğe sahip olmasını ve sahip kalmasını gerektirir.” diyen Atatürk, demokrasinin önemini bu sözlerle dile getirmişti.
Öte yandan ülkemiz 15 Temmuz ihanetini yaşamıştır. Demokrasiyi özümseyemeyen, silah gücü ile halkı dize getirebileceğini sanan, kendi insanına kurşun sıkan, millet iradesinin tecelli ettiği TBMM’yi bombalayan bu ihanet şebekesi çok şükür geri püskürtülmüştür. Askeri ve polisiyle yek vücut olan Türk Milleti çetin bir mücadele sergileyerek, tankların üzerine çıkarak, namlunun ucunda hayatını ortaya koyarak demokrasiye sonuna kadar sahip çıkmıştır. Türk milleti, ne olursa olsun demokrasiden taviz verilmeyeceğini, silahların gücünün değil, halkın imanının galip geleceğini ve büyük lider Atatürk’ün izinde olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti için tek tehdit FETÖ değildir. PKK ve İŞID’e karşı da yoğun bir mücadele yürütülmektedir. Hemen her gün terörün acı yüzüyle karşılaşıyor, şehitlerimizin ardından gözyaşı döküyoruz.
Halkımız şehitlerimizin acısını ta yüreğinde hissederken, can güvenliği endişesi de yaşamaktadır. Kalleşlerin sokaklarda bombalar patlattığı, insanlarımıza korku saldığı, savaş tamtamlarının çaldığı, ülkemizin karmaşaya sürüklendiği bu ortamda Türk milleti teyakkuza geçmiş durumdadır. Öte yandan sınırlarımızda yaşanan hazin manzara, iç savaş, yokluk, ülkemize akın eden mülteciler hepsi bir arada değerlendirildiğinde ne zor günler yaşadığımız bir kez daha görülecektir. Ancak birbirine sımsıkı bağlı büyük Türk milleti, bu zor günleri de el birliğiyle, milli ruh ile milli dayanışma içerisinde atlatacak, bu toprakları son nefesine kadar koruyacaktır.
Bu vesileyle Ulu Önder Atatürk’ün ölümünün 78’inci yılında minnetle ve dualarla yad ediyoruz. “Ne mutlu Türküm diyene” ifadesinin şuurunu yüreğinde hisseden Türk eğitimcileri olarak; çocuklarımızı da aynı hassasiyetle, aynı vizyonla, aynı değerlerle yetiştirmeye devam edeceğiz. Türk gençliği Ata’sının açtığı yolda, gösterdiği hedeflere hiç durmadan yürüyecek, ayrışmayacak ayrıştırmayacak, aklı ve güçlü öngörüsü ile bu milleti millet yapan değerlere sıkı sıkıya bağlı kalacak, mukaddeslerimizin, topraklarımızın, vatanımızın ve bayrağımızın koruyucusu olarak bu ülkeye hizmet edecektir.