Efsane Başkanımız Nizamettin TORUN Öğretmenlikten Emekli Oldu…

Efsane Başkanımız Nizamettin TORUN Öğretmenlikten Emekli Oldu…

Şubemizin kurucu ve efsane şube başkanı Nizamettin TORUN, 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılının tamamlanmasının ardından öğretmenlik görevinden emekli oldu. Millî Eğitim teşkilatında yıllar boyu hizmet eden emektar öğretmen Nizamettin TORUN sadece okul çatısı altında değil, sendika çatısı altında da öğrenci yetiştirdi. Bugünkü Şube yönetiminin sendikacılık alanında yetişmesinde önemli katkıları olan Türk Eğitim-Sen Artvin Şubesi’nin kurucularından Nizamettin TORUN, uzun yıllar Şube Başkanlığı (2002-2013) ve Denetleme Kurulu Başkanlığı (2013-2016) görevlerini yürüttü. Şubemizin Üst Kurul Delegeliği görevini de yürütmekte olan TORUN, facebook hesabından emeklilik haberini kaleme aldığı bir yazı ile paylaştı…

 

Geçmiş Zaman Olur ki..

Zaman, “gözünün yaşına bakmadan gidiyor” ve “hayali cihan değen zamanlar” geçmişte kalıyor.. Oysa bir yazarın dediği gibi, "gençlik hayatın sonunda olmalıydı, ondan ancak o zaman yararlanırdık.

İlk görev yerim olan Çayeli / Karaağaç Ortaokulu’na Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak atandığım tarafıma bildirilince görev yerime adeta uçarak gitmiştim. 5 Kasım 1979’da göreve başladığım bu köy ortaokulunda, öğretmen ve yönetici olarak yedi yıl görev yaptım.

1986’da, sırasıyla Yusufeli Lisesi ve Sarıgöl Ortaokulu’nda yöneticilik, Orhangazi Lisesi, Bayburt E.M Lisesi’nde Tarih öğretmenliği ve Yusufeli İlçe MEM Şube Müdürü görevlerini yerine getirdim. 1994’te Almanya’daki Türk çocukları için (sınav ile) beş yıl öğretmen olarak görevlendirildim.

1999’da, tekrar eski okuluma, Yusufeli ÇPL’ye döndüm. 2002-2013 arasında, öğretmenlik yanı sıra, Türk Eğitim-Sen’de Şube Başkanlığı yaptım.

Geride 37 yılı bırakarak öğretmenlik mesleğime veda ediyorum. Belki Konfüçyüs'ün dediği gibi "Sevdiğim bir işi yaptığım için”, hiçbir yorgunluk ve bıkkınlık hissetmeden mesleğimi sonlandırmış bulunuyorum.

İlk göreve başladığım 1979 yılından bugüne milli eğitimde değişmeyen tek şey “yaz-boz”, “deneme-yanılma” yöntemi olmuştur. MEB’de her deneme – yanılma uygulaması daima “yanılma” ile sonuçlanmıştır!

 Eğitim sistemimiz git gide teste dayalı bir sisteme dönüşmüştür. Bu sistemle “iki dakikada çözebileceği soruyu bir dakikada çözemedi diye milyonlarca gencimizi “başarısız” diye etiketledik. (Z.Selçuk)

Öte yandan biz, nasıl bir insan yetiştirmek istediğimize bir türlü karar veremedik. Biz ekonomi için insan yetiştirmek mi istiyoruz? Sınava adam hazırlamak mı istiyoruz? Sadece öbür dünyaya yönelik bir insan tipi mi istiyoruz? Türk eğitim sisteminin bir felsefesi yok!

MEB, akıllı tahtalarla, tabletlerle eğitimin sorunlarını çözeceğini düşünmektedir. Oysa başarının sırrı, araç ve gereçlerde değil, öğretmenin kişiliği ve mesleki yeti, yetenek ve yeterliğinde bulunabilir (Highet 1959). Öncelikle Öğretmenlerin özlük haklarının geliştirilmesi ve düzeltilmesi gerekir. Öğretmenin kendisini geliştirmesi için kafasının rahat olması lazım. Bununla beraber her öğretmen tezli yüksek lisans düzeyinde eğitim ve meslek hayatı boyunca hizmet içi eğitim almalıdır.

Türkiye genç nüfusa sahiptir. Gençlik en büyük servetimizdir. İşgücü planlaması yapılmadığı için 400 bin öğretmen adayı atanmayı beklerken işsiz diplomalı sayısı bir milyona yaklaşmıştır.

Milli eğitim sistemi, içinden çıkılmaz bir duruma getirilmiştir. Eğitim sistemimizin okulöncesinden yükseköğretime kadar yeniden ele alınması gerekmektedir.

Yazıma Namık Kemal’in dizesiyle noktalıyorum.

 “Çekildik İzzet ü İkbal ile Bâb-ı Hükümetten” (Kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.)

 

 Nizamettin TORUN

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir