8 Mart Dünya kadınlar gününü kutluyoruz…
Dünyada kadınlar günü kutlanırken, tüm kadınların toplumda hak ettiği, layık olduğu
yere gelmesi temennisini taşımaktayız. Bu tür özel günler, toplumların kanayan yarası
haline gelmiş olan sorunların gündeme gelmesi, tartışılması açısından önemlidir. Bugün
dünyada ve ülkemizde kadınlar bir çok açıdan sorunlar yaşamaktadırlar. Dünyada bir
çok kadın türlü geleneksel nedenlerle cezalandırılırken, ülkemizde ise dışlanmışlık,
eğitimsizlik ve istismarlarla karşı karşıya olan kadınların sorunları büyüktür.
Kadınlarımız, Kurtuluş Savaşı’nda erkeklerle omuz omuza çarpışmıştır. Bu millet Nene
Hatunları, Kara Fatmaları, Sabiha Gökçenleri, Halide Edipleri yetiştirmiş bir millettir.
Türk toplumu kadını hiçbir zaman geri plana itmemiş, onları ailenin de toplumsal hayatın
da odak noktasına yerleştirmiştir. Ama bugün, daha çocuk yaştaki kızlar, maddi çıkar
karşılığında hiç tanımadığı insanlarla zorla evlendirilmekte, onlara söz hakkı, eşini
seçme hakkı tanınmamakta, hatta, evlenmek istemediğinde hayat hakkı dahi
tanınmamaktadır.
Kadına karşı şiddet özellikle son yıllarda, büyük bir artış göstermiştir. Toplumumuzun
kadının değerini ve önemini bir kez daha anlaması gerekmektedir. Kadını bir birey
olmaktan çıkarıp, cinsel bir metaya dönüştüren anlayış bugün nice Özgecan’larımızın
yok olup gitmesine neden olmuştur. Toplumumuz kadın ve ahlak üzerinden büyük bir
travma yaşamaktadır. Mevcut yasalar sorunu çözmekte yetersiz kalmaktadır. Toplum
suçluların cezasının hapishanelerdeki diğer tutuklular tarafından verilmesini bekleyecek
kadar umutsuzluğa düşmüş, hukuka ve adalete olan güven sarsılmıştır. Yetkililerin bu
konuyu ivedilikle ele alarak kadına karşı şiddet için öngörülen yasal yaptırımların toplum
vicdanını rahatlatacak şekilde yeniden düzenlemeleri hayati bir zorunluluk haline
gelmiştir.
Bilinmelidir ki, kadın ve erkek bir vücudun dayandığı iki ayrı ayağı gibidir. Bunlardan
herhangi biri toplumdaki işlevini yitirirse o vücut eksik, sakat kalır. Atatürk de "Bizim
sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz
ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir
sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal
toplum felçlidir." diyerek, kadının toplum içindeki önemini ortaya koymuştur.
Yine Peygamber Efendimiz’e (sav) biri sormuş: “Ya Resulullah, en çok kime iyilik ve
ihsan etmeliyim?” Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuş, “annene!” .“Sonra kime”
diye sorulduğunda 3 defa “annene” dedikten sonra dördüncü defa sorulunca “babana”
demiştir. Ama ne yazık ki, toplumumuzun temel dinamikleriyle oynamak arzusunda
olanlar, anneliğin mukaddesatını kadınlarımıza unutturmaya, toplumu bir arada, ayakta
tutan aile yapısını parçalamaya çalışmaktadırlar. Bunun için de kadın hakları kisvesi
altında, kadın haklarını yok eden düşüncelere önderlik etmektedirler.
Gittikçe olumsuzlaşan ekonomik şartlar altında çalışan, evlat yetiştiren, yozlaşan
kültürel şartlar karşısında vakarını bozmayan, Amine Hatunlardan, Nene Hatunlardan
devraldığı iffet bayrağını dalgalandıran, çocuklarına helalden ve doğrudan başka bir şey
öğretmeyen, Türk Milletinin temel direği anneler,-
Bu vatan için çalışan, üreten ve savaşan bütün evlatların anneleri,
Kanlarıyla bayrakları bayrak yapan, mezar taşlarıyla bu vatana Türk mührünü vuranların
anaları,
Bugün, saygı görmeyi, temsil edilmeyi, omuzlarda taşınmayı kuşkusuz dünyadaki her
kadından daha çok hak ediyorlar.
Tüm kadınlarımızın kadınlar günü kutlu olsun.